28 Şubat 2009 Cumartesi

HUNTER 29,5 - Y/Y Poyraz

Artık ailemiz büyüdü, teknenin de büyüme vakti gelmiş, ama haberimiz yok. Bir anda ayağımıza dolandı.
Aşağıda hikayesi :

Bu arada biz de büyüyoruz ve aniden ailemiz 4 kişiye çıkma kararı veriyor. İkizlerimiz oldu. İnsan teknesine çocuğunun adını koyar, biz tersini yapıyoruz. Oğlana POYRAZ adını koyuyoruz. Kız NEŞE.Doğumdan sonra bizi bir düşünce alıyor. Poyraz bize yetecek mi? Ama daha çok zaman var. En az 3 sene rahatız. Bu arada bebelerin teknede büyümeleri gerekiyor, Aali Abi " Bizim kızların Uçarı'nın yelkenlerinin üzerinde uyuması harika bir görüntüydü" lafı sürekli aklımda. Bebeler teknede büyümeli.İçimizde büyük bir eksiklik var, ŞENOL'umuzu kaybettik birkaç ay önce. 20 Ocak 2008'de Cenk Cesur'dan gelen maille tekrar kıpırdanıyorum. Bianca satılık. Pelin de kıpır kıpır. Şaka değil, Şenol'un teknesi. Hem de yıllardır Lolita'ya bakıp bakıp hayalini kurduğumuz marka, Hunter 29,5. Ama çok pahalı yahu...... Cenk ile konuşuyoruz, Pazar günü bizi bekliyorlar. Ama bu sefer hazırlıklıyız, kredi araştırmaları tamam. Zorlanacak olsak da altından kalkabileceğiz çok şükür. Ver elini Ataköy Marina. Teknenin içinde çaylarımızı içiyoruz, Bianka ile Cenk'i kendimize benzetiyorum. Tekneyi belli ki çok seviyorlar, ama büyütmek için satıyorlar. yarım saat kırkbeş dakika havadan sudan konuşuyoruz. Konuyu bağlamamız lazım, zira Deniz otobüsü kaçacak. Tekneyi alıveriyoruz. Nasıl olduğunu hala anlamadım. Kocaman teknemiz oldu.Sonra herkesin klasiği krediler, ve geri ödemesi. Sayılı gün çabuk geçiyor.Yürüyüşüm değişti. Kolay değil kalantor olmak, iki teknemiz var. (Daha doğrusu Hanım'ın iki teknesi var) Tekneyi Fenerbahçeye getireceğiz ama yer yok, minik Poyraz'ın yerine bağlayacağız ama Poyraz'a yer yok. Bu arada Poyraz'ı da satılığa çıkarıyoruz. Çok şükür fazla vakit geçmeden uygun bir fiyata anlaşıyoruz, yeni sahibi de oğlu olsa adını Poyraz koyacakmış ama kızı olmuş. Bu arada minik Poyraz'a da marina'da yer açılıyor. Yeni tekneyi de Cenk ve Bianka ile birlkte getirip bağlıyoruz.Biz Bianca'yı çok sevdik, bizi çok rahatlattı. İki bebekten kaçıp kendimizi dışarıya attığımız zamanlarda ikinci evimiz oldu. Ama yine de minik Poyraz'ı çok arıyorum, onda aldığım yelken zevkini maalesef yeni teknemizde alamıyorum. Umarım kısmet olur da bebeler büyüdüklerinde onlara tekrar Poyraz'ı satın alabilirim.

Scorcher - Y/Y Poyraz

İlk teknemiz 1981 POLİMARİN yapımı bir Scorcher idi.
http://yelkenlipoyraz.googlepages.com/

Satın alma hikayemiz :

Bendeniz Ankara'da doğma, İzmir'de büyüme ve okuma, Ankara'da üniversite ve İstanbul'da iş hayatına başlama derken 2000 yılında Pelin ile evlendik ve İstanbul'da kaldık. Pelin de benim gibi doğa sporlarıyla uğraşmış, değişik hobileri olan bir tip. Evimiz Caddebostan'da, denizin yakınındayız. Tatillerimizi de deniz kenarında geçiriyoruz. 2001 yazında ben yazlıkta tatildeyken Laser Fun tip bir yelkenli ile ilk yelken tecrübemi yaşıyorum. Bir yaz sonra da babam bana bu tekneyi hediye alıyor. Aslında ilk teknemiz bu çift yelkenli Laser Fun. Ama fasulyeden, sayılmaz.....Ayıptır söylemesi bu arada yeni taşındığımız ev de deniz manzaralı ve habire yelkenlileri görüp de "Ulen bizim de olur mu?" diye iç geçirip duruyoruz. 2002 yılında bir gün Pelin telefon etti ve televizyonda Turgay Noyan'ı izlediğini ve denizcilerin bir e-mail grubu oluşturduklarını söyledi. Turgay Abi'ye ulaştım ve DSTİ'ye katıldım. İşte hayatımız burda değişti.Bu oluşum ile gerçekten dünyamız genişledi çok güzel insalar tanıdık, çok şey öğrendik. Bu arada Batu'yu da tanıdık. Bir gün bizi teknesine davet etti. O seyirden sonra DSTİ'ye yazdığım mesaj aşağıda....
19 Ağustos 2002
Korkmaz ailesi olarak (Pelin ve Umut Korkmaz),Cumartesi gunu guzel bir telefonun akabinde 26. dakikada denizdeydik. Hic hesapta ve ufukta yokken doya doya ruzgari hissettik, dalgalarda sallandik (motoryatlar ve otobusler saolsun), pek guzel muhabbet ettik, pek guzel bir insan tanidik. bir amac edindik. onumuzu gorduk, ulasilmaz olmadigini (Y/Y) anladik.Biz cumartesi gunu bir akrebin zehriyle zehirlendik. Sagol Batu.
Umut Korkmaz

bu seyirden sonra Batu'nun da bizim gibi etten kemikten bir insan olduğunu ve tekne sahibi olmanın o kadar da uzak olmadığını fark ettik. Ama yine de biz kim tekne kim?? Bu arada herkes Y/Y yazıp yeknesinin adını imza atıyor ya Pelin de bize "yok işte/yoook" adını yakıştırıyor. Bu isimle tanınıyoruz artık.İşte bu aralar Batu teknesini satmaya karar verdi (ama çok para istiyordu ) Bize olan etkisi de finansal olanakların ilk kez araştırılması oldu.AAli Abi Uçarı'yı satıyor. Yahu o da çok para be. Neyse genç ve hevesli biri satın alıyor. Kulaklarını çınlatıyoruz.Ben o zamanlar Metrocity'nin operasyon Müdürü olarak çalışıyorum, haftada 6 gün, gecemiz günümüz belli değil. Hiçbirşeye vakit yok. Terfim açıklanıyor, bölge müdürü oldum. Sabah 9 akşam 6, haftasonlarım benim, bayram tailleri falan da. Artık vakit de var. Kader ağlarını örüyor.
31 Mart 2004, Saat 15:30. DSTİ'ye satılık tekne ilanı düştü, ben Pelin'e gönderdim. Anında telefon gelid, hemen bakalım, kaçar sonra diye. Ben de Erdal Kemerdere'yi arıyorum ve saat 19:00 gibi KYK çekek yerinde sözleşiyoruz. Bizim Akrebi'de arıyorum, o da gelecek. Zaten referansı verdi, hem tekne pek meşhur, hem de Erdal çok iyi biri.19:00'da buluşuyoruz, tekne karada. Meğersem pek popüler bir tekneymiş, SCORCHER. Sevgili Vefik Abi de orada, onu ilk orada tanıyoruz. Pelin içine biniyor, ben aklımca ağır abi takılıp tipik alıcı pozlarındayım. Ama Pelin'i tutumak ne mümkün. " Hadi alalım, aradığımız bu, hadi hadi" diyerek etrafımızda zıplıyor. Batu'ya bakıyorum, tamam abi diyor. Vefik Abi'ye bakıyorum, taş gibi tekne diyor. Konuya o kadar yabancıyız ama insanlar o kadar tatlı ki, "Motoru var mı?" diye soruyorum, "haa oradaki beyaz" diyorlar, ben de uzaktan şööle bakıyorum, anlarmış gibi "HMMMMM" diyorum. "Poyraz" da güzel isim, çok da güzel çocuk ismi olur hani.Bana bir atalet geliyor, Erdal'a "sizi ararız" diyorum. Arabaya biniyoruz, kendime geliyorum. Ulen bir para değil, ayağına kadar gelmiş kısmet. Arıyoruz Erdal'ı "TAMAM" diyoruz, POYRAZ bizim oluyor. İskele sokaktaki balıkçıda ıslatıyoruz. Saat 19:20 civarı. Tekneyi göreli topu topu yarım saat olmuş.Sonra herkesin klasiği krediler, ve geri ödemesi. Sayılı gün çabuk geçiyor.Aşağıda DSTİ'ye yazdığım mesaj.
25 Nisan 2004
Sevgili dostlar,Sizler bizi sevgili eşim Pelin’in yapmış olduğu bir yakıştırma ile “yok işte/yok” ekibi olarak tanıdınız. Bu günlere kadar da tekne sahibi olmak için yaptığımız girişimler balkonda iç çekerek “ah ulen bizim de bir tane olsaydı” diyerek mavilerdeki beyaz üçgenlere dalıp gitmekten yada marinada yatıp duran teknelere bakıp “bu tekne benim olacaktı da böyle yatacaktı” demekten daha ileri gitmemişti. Ama hayat bazen önüne öyle bir şekilde çıkartıyor ki bazı fırsatları, reddedemiyorsun, kapılıp gidiyorsun. İşte bize de böyle oldu, DSTİ’ye gelen bir mesajdaki ilandan yaklaşık 4-5 saat sonra bir teknemiz olmuştu. Ayşe-Cemal Demetçi ile meşhur olan daha sonra Erdal Kemerdere’nin sahibi olduğu minik, inatçı POYRAZ.Kendileri 5,80 m’lik bir Scorcher ve KYK’nın çekek yerinde 20 gündür her türlü zımpara, matkap, dekupaj, spatula vs. kullanarak yapmış olduğumuz işkencelere her gün daha da güzelleşerek cevap veriyor.Bize gelince, POYRAZ’ı ilk gördüğümüz anda içimiz dolan heyecanı henüz atamadık. Denizci miyiz ? Hayır, olmaya çalışmaya çalışacağız. Yelkeni biliyor muyuz? Eh işte. Tekne bakımından anlar mıyız? Haşa, becerdik ama daha çok iş var. Ama DSTİ aracılığı ile bu camianın ufak ta olsa bir parçası olduktan sonra aldığımız zehri (sağolasın Batu Göker) atmak bir yana kanımızı hızlandırıp daha da etkili hale getirmek için elimizden geleni yaptık. Ve işte hep hayalini kurduğumuz mesajı size yazıyoruz. Şimdi ne olacak ? Sabırsızlanıyoruz.Klasik olacak ama...Mavilerde buluşmak üzere.
Sevgiler.Pelin-Umut KorkmazY/Y POYRAZ

bu arada teknede çok iş var. altı kazınacak, astar-zehirli. Tahtalar zımpara-cila. İçi yıkanacak. Ama Pelin ile birlikte iyice girişip ve arkadaşların da desteklerini alıp hallediyoruz. Tekne 19 Mayıs'da denize iniyor. http://yelkenlipoyraz.googlepages.com/Minik Poyraz ile özellikle KYK'da bağlı durduğu süre içinde çok keyifli zaman geçiriyoruz. Bizi çok mutlu ediyor, biz de ona iyi bakmaya çalışıyoruz. Kaan Abi'nin DERİN'de yaptığı gibi hidrofor ve duş operasyonu Pelin'i pek memnun ediyor. Denizci mi olduk ne? Yeni yeni dostlarımız oluyor, bazıları bu grupta, bir tek Şenol'umuz eksik. Aali Abi, Mehmet, Şenol, Kaan Abi, Gökhan Abi, Sezar, Teoman Abi.... Sayamadıklarım beni affetsin.

Footy


Gezgin Korsan sitesinde bir anda gelişen inisiyatif sonucunda bir maket tekne şenliği düzenlemeye karar verdik. Şimdilik pek fazla katılım yok, sadece Hüsamettin Özenç, Cenk Cesur ve ben tekne imal ediyoruz.
Şenlik için bir tane one design tekne belirledik. FOOTY. Uluslararası sınıfı olan ufak ama hayranı çok bir tasarım.








21 Şubat 2009 :

footy inşaatında son durum, teknenin gövdesi oluşmaya başladı. Tabii bu kesme, zımparalama işleri işten gelip bebelerle boğuştuktan sonra onların uyuma zamanları arasında gerçekleştiği için pek bir yavaş sürdü. gürültü çıkmasın diye iki parçayı kesemediğim için çalışamadığım günler de oldu.Azcık asimetrik oldu ama bu ilk tecrübe, diğerleri daha düzgün olur umarım.

Omurganın freze aparatı ile kesilmesi














Kesilmiş omurga zımpara ile düzeltilmeyi bekliyor.
















Tekne kuruldu, borda kaplaması yapıştırıldı, kurumasını bekliyoruz.















Bu da borda tahtalarının yapışmış hali




















28 Şubat 2009

Yukarıda anlattığım üzere borda kaplamalarından memnun kalmadım, ben de bir kat daha balsa kapladım, 1.5 mm.ama önce iki posta arası bölgeye bir kat kaplama yaptım, kenarlarını alıştırdım, sonra da esas kaplamayı çift komponentli ile yapıştırdım, böylece daha bir yuvarlak borda oldu, herhalde güzel olacak, hele şu işkence gecesi bir bitsin de. Hatamı da buldum, borda tahtalarını yapıştırırken postalardan inkenceye almışım, bu da ikiposta arasının düz olmasına yol açtı. Baş ve kıçtan işkenceye alıp postaları daha sonra tutturmak lazım sanırım.Aşağıda iskele borda. Yarın sabah da sancağı yapacağım, sonra da altını kapladımmı gövde tamamlanacak.sırada salmanın takılması, elektroniklerin yerleşmesi, armanın oluşturulması var.Azimliyim, haftaya yüzdüreceğim.